Serimizin ikinci bölümü, bize yine eğlenceli ve fantastik hikayeler sunuyor. Turnuva öncesi takımları sıralasanız, Çekya’yı bırakın ilk 8’e ilk 16’ya bile zor sokardınız. Teknik açıdan sınırlı olan bu kadroyu öne çıkaran şey, İsviçre’yi öne çıkaran şeyle paralel; Mücadele.
Turnuva Öncesi
İsviçre yazımda olduğu gibi masalımızı anlatmadan önce bu masaldaki kahramanın geçmişinden ve ondan neler beklendiğinden bahsedeceğim. Çekler, Çekoslovakya döneminde mükemmel başarılara sahiptiler ve büyük futbol ülkelerinden biri olarak görünüyorlardı. 1962 Dünya Kupasında ikincilik ve EURO 76 kupası bunu gösteriyor. Ancak Çekler, ülkelerin ayrılmasından sonra da bu grafiği devam ettirdi. EURO 96 ikinciliği yeni kurulan Çek Cumhuriyetinin futboldaki süksesiydi. 96 başarısından sonra 8 yıllığına Çekler ortadan kayboldu ki bu kayboluş onların eski görkeminde olmadığını gösteriyordu. 98 ve 2002 Dünya Kupalarını kaçırıp, EURO 2000’de de vasat kalınca çanlar Çek futbolu için çalıyordu. Ve en sonunda Çeklerin yıldızlar karması geldi, yıldızlar karması ile beraber istikrar da. Jan Koller, Milan Baroš, Vladimír Šmicer ve tabii ki Pavel Nedved’li Çek kadrosu EURO 2004’ün akılda kalan takımıydı. Avrupa üçüncülüğü onları yine Avrupa sahnesine hatırlattı.
Gelelim günümüze, 2018 Dünya Kupasını kaçırdıktan sonra, EURO 2020 Elemeleri için kolay bir kura çeken Çekler, gruplarını 2. sırada bitirdiler ve EURO vizesi aldılar. Yazımın başında belirttiğim gibi vasat bir kadro ile geldiler turnuvaya. Patrik Schick ve Tomaš Souček gibi kalburüstü oyunculara sahip olsalar da bu zor grupta onlara en iyi 3.’lük şansı bile vermedim. Son DK’nın yarı-finalisti ve futbolu eve döndürmeye her zamankinden yakın İngiltere, son DK finalisti Hırvatistan ve 23 senelik turnuva hasretini sonlandıran İskoçya, Çeklerin rakipleri idi.
Grup Aşaması
Grubun ilk maçında İskoçlarla, deplasmanda, karşılaşan Çekler beni çok şaşırttı. Baskılı oyun, bol pozisyon ile golün de gelmesi kaçınılmazdı ve yıldızları Schick ile 42’de Çekler ilk yarıyı 1-0 önde kapattı. İkinci yarı İskoçya doğal reaksiyon göstererek Çek kalesine saldırdı. Yine bir İskoç atağında Hendry’nin çektiği şut Souček’ten döndü, Schick’in önünde kaldı. Kaleci Marshall’ın önde olduğunu gören Schick kaleye 50 metre uzaklıktan müthiş bir şutla topu ağlara gönderdi. 2-0’dan sonra maçın sonunu kolay getiren Çekler, Hırvat maçını beklemeye başladı.
Hırvatistan mücadelesi onlar için daha zordu, tecrübeli kadrosu ile Hırvatlar maça iyi başladı. Çekler bir süreden sonra oyunu dengeledi ve ağır basmaya başladı. Turnuvanın (yazı yazıldığı sırada final oynanmadı) gol krallığını Ronaldo ile paylaşan Schick, takımını 1-0 öne geçirdi. İkinci yarı özellikle Perišić ile etkili olan Hırvatlar, golü 57’de Perišić ile buldu. Geri kalan bölümde iki takım da pozisyonları değerlendiremedi ve eşitlik bozulmadı.
Üçüncü maç için Wembley deplasmanına giden Çekler, erken yedikleri gole rağmen belki de İngiltere’yi en çok zorlayan takım oldular. Girdikleri pozisyonları gole çeviremeyen Çekler 1-0 kaybetti. Grubu 3. bitiren Çekler, topladıkları 4 puan ile en iyi üçüncüler arasına girdi. Son 16 turlarında diğer üçüncülerin aksine zor kura çeken Çekler, yeni kuşakla gelen Hollanda ile eşleşti.
Son 16
Turnuvanın renkli şehirlerinden Budapeşte’de tam kapasite ile oynanan maç, tutuk ve sıkıcı başladı. Ne Hollandalıların ne de Çeklerin tehlike sayılabilecek bir pozisyonu vardı. İlk yarısı golsüz eşitlikle sonuçlanan maçın ikinci yarısı Hollanda baskısı ile başladı. Çekler baskıdan uzun toplarla çıkmaya çalışıyordu. Yine bir uzun topta topu sektirip hata yapan Matthijs De Ligt, Schick’i engellemek için elle oynadı ve sarı kart gördü. Ancak Çeklerin bariz gol şansı itirazı ve akabinde gelen VAR kontrolü De Ligt’i kızarttı.
Maçın geriye kalanında daha etkili olan taraf Çekyaydı. İlk net pozisyonunu kornerden Tomaš Kalas ve Holeš iş birliği ile geldi. Ön direkte topu arkaya sektiren Kalas’ın topuna dokunan Holeš takımını 1-0 öne geçirdi. Hollandalılar yedikleri golün ardından kontrolü eline alsa da etkili pozisyonlar yakalayamadı. Yine uzun top sonucu kontra-atağa çıkan Çekler, maçın yıldızı Holeš’in asistine Patrik Schick’in golüyle skoru 2-0’a getirdi ve adlarını çeyrek finale yazdırdı.
Onların grupta veda edeceğini düşünen benim yapabildiğim tek şey ise bu güzel takımı tebrik etmekti. Çeyrek finalde bir başka “peri masalı” olan Danimarka ile eşleşen Çekleri yeni bir sınav bekliyordu.
Çeyrek Final
Bu bölümü yazmaya başlamadan önce turnuva yolu hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Grup aşamasından üçüncü olarak çıkan ülkelerin final yolu, gruplarından ikinci olarak çıkan ülkelerin yollarından daha kolay. Örneğin, C grubunu ikinci olarak bitiren Avusturya, A grubu lideri İtalya ile eşleşirken, C grubu üçüncüsü Ukrayna, İsveç ile eşleşti. 2018 DK’da ise benzer bir düzen ikinciler için vardı. Bir ağaç kolay olurken diğer ağaçta tüm favoriler toplanıyor. Bu düzen de bizlere daha çok güzel hikayeler veriyor, bakalım bu devran ne zaman bitecek.
Hikayemize geri dönecek olursak, Hollanda maçından sonra moralli ve istim üzerinde olan Çek takımı, Danimarka maçına baskısız ve rahat çıkacaktı, aslında her iki takımda rahattı ancak Danimarka takımının oyunu, onları favori baskısına sokuyordu. Açıkçası turnuvada İtalya’yla birlikte en güzel futbola sahip ülke olan Danimarka’dan beklenti Çeklere nazaran daha fazlaydı. Ancak Danimarka’dan Danimarka bölümünde bolca bahsedeceğiz o yüzden maça geçelim.
3 Temmuz Cumartesi akşamı Bakü’de oynanan maça Danimarka çok hızlı başladı, sağlı sollu ataklarla gelen Danimarka, dakika 5’de korner kazandı, Stryger’in ortasına iyi yükselen Delaney takımını 1-0 öne geçirdi. Erken gelen gol Danimarka’yı kontrol oyununa itmedi, bırakın 2-0’ı, 3-0, 4-0 yapacak fırsatları buldu Danimarka. Çekler sadece devre arasının gelmesini bekliyordu. 42’de soldan gelen Mæhle’nin müthiş “trivela” ortasına şık vuran Dolberg 2-0 yaptı.
İkinci yarıya Çekler şoku atlatarak çıktı. Golü de erken buldular, 49’da Schick farkı 1’e indirdi. Maçın geri kalanında Danimarka savunmasını aşmakta çok zorlanan Çekler zaman geçtikçe oyundan düştü. Kontra-ataklarla etkili olan Danimarka yine ilk yarıdaki gibi farkı arttıracak fırsatlar buldular. Mæhle, Poulsen, Braithwaite birer birer farkı açma fırsatlarını teperken, Çeklerde bir toparlanma ve maçı uzatma isteği doğuyordu. Ancak turnuva başından beri çok beğendiğim Jaroslav Šilhavý değişikliklerde çuvalladı. Her değişiklikten sonra Çeklerin gücü düştü özellikle Schick’in ve Ševčik’in çıkmasından sonra adeta pinpon maçına dönen maçta Krmenčik’in volesi dışında başka pozisyon olmadı ve Danimarka 2-1 kazandı.
Masalın Sonu
Geldik yine bir masalın sonuna.. Açıkçası beklentimin üstüne bu kadar çıkmalarını beklemiyordum, bu turnuva özelinde bu kadar yanıldığımı da hatırlamıyorum. Beni yanıltan onların kadrosu veya sergiledikleri göze hoş gelen futbol değildi. Beni yanıltan onların mücadelesi idi. Yarı final göremediler belki ama bu takım sergilediği mücadele ile 2004 takımının yanında anılmayı hak ediyor. Bundan 10 sene sonra EURO 2020 bana sorulduğunda beni ters köşeye yatıran bu takımı gülümseme ve güzel anılarla hatırlayacağım.
Danimarka bölümümüzde görüşmek üzere…