Takımların tarihi serimize son yılların yenilmez arması Mercedes ile devam ediyoruz. 1954’ten beri öyle ya da böyle sporun içerisinde olan Gümüş oklar 9 tane pilotlar, 8 tane markalar şampiyonluğu kazandı. Motor üreticisi olarak da sporun içinde yer alan Alman takımı, Formula 1’in en köklü takımlarından.
Gümüş Okların Doğuşu (1930-1955)
1930’ların motorsporları camiasında Nazi destekli iki Alman takımı vardı. Auto Union ve Mercedes-Benz. Şu an adını duyduğumuz çoğu Alman otomobilinin adını duymamızı sağlayan yatırımların çoğu Nazi rejimi tarafından yapıldı. Opel, Volkswagen ve Mercedes gibi çok şöhretli Alman markalarının şöhretlenmesi biraz Naziler sayesinde oldu. Tarih dersimizi bitirdiğimize göre, pistlere dönebiliriz.
30’lu yıllar boyunca tüm Avrupa GP’lerine ambargo koyan Mercedes, Rudolf Caracciola ile 3 tane şampiyonluk kazandı. Rudolf Caracciola ismi önemli, çünkü kendisi Almanya’nın yetiştirdiği ilk üst düzey pilotlardan biri. Hitler ile de birebir tanışmış kendisi. Nazi Almanya’sındaki neredeyse tüm pilotlar NSKK adlı bir paramiliter örgüte mensuptu. Rudolf de NSKK’nın üyesiydi.
1938 yılında Reichsautobahn rekorlarını kırmak için Mercedes ve Auto Union pilotları kıyasıya bir mücadeleye girdi. Rudolf rekoru kırdı. Sonra Rudolf’ün rekorunu Auto Union pilotları Rosemeyer ve Lang kırdı. Bunu gören Mercedes cephesi son bir deneme yapmaya karar verdi. Rudolf 432.7 km’ye çıkarak tüm zamanların en yüksek hızına ulaştı. (bu rekor hala Rudolf’e aittir.) Auto Union cephesinden Rosemeyer cevap vermeye çalıştı ancak 400 km’e ulaştığında aracının aerodinamisi el vermedi ve rüzgarla beraber savruldu. Rosemeyer olay yerinde hayatını kaybetti.
1939 yılında Mercedes’e katılan Lang ile mücadeleye girdi Rudolf. NSKK ise bu mücadelede Lang’ın tarafını tuttu. Bunu gören Rudolf NSKK’dan ayrıldı ve İsviçre’ye kaçtı. Çok geçmeden de dünya savaşı patlak verince motorsporları durmuş oldu.
1950 yılında Formula 1’in kurulmasıyla dünya üzerindeki motorsporları dengesi de değişmiş oldu. İtalyan ve İngiliz dominasyonu olan ortamda henüz savaştan yeni çıkmış Almanlar giremiyordu. 1954 yılında herkesi şoke eden bir giriş ve transferle Mercedes tüm okları üstüne çekmişti. 1951’in şampiyonu Arjantinli efsane Juan Manuel Fangio ile F1’e giriş yapan Gümüş Oklar hemen sonuçlar almaya başladı.
Bu kısa macerada yarışlar ve 2 şampiyonluk kazanan Mercedes 55’in sonunda ise şok bir çıkış yaparak Formula 1’den ayrıldı.
Araçları gümüşe çeviren motorlar (1983-2010)
1983’te Mario Illien ve Paul Morgan tarafından kurulan IlMor şirketi İngiliz menşeili bir motor üreticisiydi. Asıl olarak IndyCar üreticisi olarak başlayan firma yıllar geçtikçe F1’e motor üretmeye başladı. 1993’te Daimler-Benz, General Motors’un IlMor hisselerini satın aldı. 1994’te ise Mercedes markası pistlere Sauber ile döndü. 94 sezonunu 12 puanla kapatan Sauber-Mercedes yollarını Alman üreticiyle ayırdı.
1995 sezonunda ise Formula 1’in en büyük iki takımından biri olan McLaren’e motor veren Mercedes, çok başarılı bir dönem geçirdi İngiliz takımıyla. Gümüş renkler geri döndü. 2014’e kadar McLaren-Mercedes ortaklığı, ikisi Mika Hakkinen ile biri de Lewis Hamilton ile olmak üzere 3 sürücüler, 1 kere de markalar şampiyonu oldu. 2021 sezonunda bu ortaklık tekrardan geri döndü ve Daniel Ricciardo ile bir galibiyet elde etti.
Gelelim Mercedes-AMG Petronas F1 Takımının temellerini oluşturan, F1’in en büyük peri masalı Brawn GP’e. Önce Tyrell sonra BAR sonra da Honda Racing olarak yarışan Brawn GP, 2009 yılında Ross Brawn tarafından satın alındı. Bu satın almadan sonra takımın adı Brawn GP oldu ve 2009 sezonunda devrimsel bir yenilikle öne çıkan takım oldu. Brawn-Mercedes, çift taraflı difüzörü ile sürpriz bir şampiyonluk elde etti. Takım daha sonra Mercedes tarafından satın alındı ve bizim aşina olduğumuz malum dönem başlamış oldu.
1994’ten beri sırasıyla, Sauber, McLaren, Brawn, Force India, Williams, Racing Point ve Aston Martin’e motor veren Mercedes F1’in en başarılı motor üreticilerinden biri. Bu takımlarla toplamda 85 galibiyet alan Mercedes motorları, 2 tane markalar, 4 tane de sürücüler şampiyonluğu elde etti.
Dördüncü Alman İmparatorluğu (2010-2022?)
2010 yılında Brawn’ı satın alarak 55 yıl sonra tekrardan fabrika takımı olarak dönen Mercedes pilot ikilisini de Alman sürücülerden oluşturdu. Görece genç sayılabilecek Vettel-Hamilton jenerasyonunun ürünü Nico Rosberg ve 7 kez dünya şampiyonu efsanevi Michael Schumacher.
Takım yapısını çok değiştirmeyen Mercedes’te Ross Brawn direktörlüğü üstlendi. Üst kademelerde ise Niki Lauda’nın rolü çok büyüktü. 4 senenin ardından dönen Schumi ve Rosberg’le beraber iyi bir hava yakalayan Mercedes karşılığını ilk 2 senede alamadı. Her sene daha iyiye gittiğni gördüğümüz Alman takımı, 2010’u 214 puanla 4., 2011’i, 165 puanla 4., 2012’i 5. ve 2013’ü 2. sırada bitirdi. 2012 Çin Grand Prix’inde takım modern zamanlardaki ilk galibiyetini aldı. Rosberg yukarıda bahsettiğim Lang’dan sonra (1939 İsviçre GP) Alman aracında Grand Prix kazanan ilk Alman pilotu oldu. Bu senelerde Red Bull Racing ve Vettel’in sarsılamaz bir üstünlüğü vardı.
Ancak turbo hibrid çağında her şey tepe taklak oldu. 2013 sezonundan önce, sporu bırakan efsane Schumi’nin yanına 2008’in dünya şampiyonu Lewis Hamilton getirildi. Norbert Haug ile yollar ayrıldı, Williams’taki başarısının ardından Toto Wolff takım patronluğuna getirildi. Lauda’nın kurduğu düzen aynı kaldı, 2014’te Ross Brawn da ayrıldı. Brawn GP’den kalan James Vowles, yerini korudu.
2014 sezonunda inanılmaz bir dominasyon yakalayan Mercedes çok rahat bir şampiyonluk kazandı. Sürücüler şampiyonasında ise eski dostlar Hamilton ve Rosberg akıl almaz bir mücadeleye girdiler. Bolca temas ve bolca dramatik an yaşandı. Gülen taraf ise Hamilton oldu. Zaten 2021 sezonuna kadar bu şekilde geçecekti. Oluşturdukları imparatorluk o kadar sarsılmazdı ki 2016’da 21 yarışın 19’unu Gümüş Oklar kazandı.
2015 Hamilton için rahat bir seneydi, Rosberg direniş gösteremedi ve Hamilton kariyerindeki 3. Şampiyonluğu kazandı. 2016 ise tarihe geçen bir sezondu. Son yarışa kadar giden şampiyonluk yarışında Rosberg eski dostunu mağlup etmeyi başardı. İkilinin arası o kadar gergindi ki kafa tutacak başka bir takım olsa Mercedes şampiyonluğu kaybedebilirdi. 2016 sezonunun sonunda Rosberg şampiyon olduktan sonra emekli olan ilk kişi olarak tarihe geçti. Onun boşluğunu Wolff’ün eski öğrencisi Williams’tan gelen Valtteri Bottas doldurdu.
2017 ve 2018 sezonlarında ise hep Ferrari acaba mı dedirtti ancak hem takımın teknik hataları hem de pilotaj hataları Tifosi’yi üzdü. 2018 yılına geldiğimizde Mercedes üst üste 5 markalar, 4 ü Hamilton, 1’i Rosberg’le olmak üzere 5 pilotlar şampiyonluğu kazanmıştı. 2019 ve 2020 de hem Hamilton hem de Mercedes için rahat geçti, zaten Bottas hiçbir zaman Rosberg kadar zorlamıyordu Hamilton’u. İyi bir ikinci adam olarak görevini başarıyla yapıyordu.
2021 ise herhalde uzun yıllar unutamayacağımız, F1 tarihine geçen bir sezon oldu. 7 senenin ardından sonunda bir takım Mercedes’e gerçekten kafa tutabildi. Red Bull’un RB16’sı Mercedes’in W12’sinden zaman zaman daha hızlıydı. Yeni jenerasyonun en yetenekli pilotlarından olan Verstappen, 7 kere dünya şampiyonu ekselansları, Sir Lewis Hamilton’la kıyasıya bir mücadeleye girdi. Sadece pilotlar değil, patronlarda en az pilotlar kadar ter döktü. Sene boyunca sorgulanan FIA yönetimi mücadeleyi daha da kızıştırdı. Sezonun ilk yarısında Verstappen cephesinin daha fazla galibiyeti olmasına rağmen Red Bull iki şampiyonada da gerideydi.
Sezonun ikinci yarısının ilk 2 yarışında VER gülerken, sonra rüzgar Sir’ün arkasından esmeye başladı. Türkiye GP’nin ardından Verstappen 262.5 puanla lider, Hamilton ise 256.5 puanla ikinciydi. Türkiye’nin ardından sırasıyla ABD ve Meksika’yı kazanan Verstappen kariyerindeki ilk şampiyonluğuna göz kırpıyordu. Ancak Brezilya’da uyuyan aslan uyandı ve üst üste üç yarış kazanarak puanları eşitledi. Son yarış olan Abu Dhabi GP’de ise malumunuz enteresan ve garip olaylar neticesinde Verstappen kariyerinin ilk şampiyonluğunu aldı. Naçizane fikrim her iki pilotun ve her iki takımın da şampiyonluğu hak ettiği yönünde.
Bottas, Perez’i puantaj da mağlup ederek takımına Markalar Şampiyonluğunu getirdi. Perez ise takım arkadaşına yardım konusunda Verstappen’e çok yardımcı oldu, belki de şampiyonluğu o getirdi. 2022 sezonu için akademi pilotları olan, 3 senedir Williams’ta harikalar yaratan Russell ile anlaştı Mercedes. 2020 Sakhir GP’de Hamilton’un COVID olmasından doğan fırsatı çok iyi değerlendirdi, yarışı kazanabilirdi ancak şanssızlıklar Russell’ı 9.luğa razı etti.
2022 sezonu için yine en büyük favorinin Mercedes olduğunu düşünüyorum. Bir nevi intikam ve rekor için gelecek olan Hamilton, Verstappen ve Leclerc gibi kendini gösterebilmiş pilotlara kendini hatırlatacak bir George Russell var. İki çok üst düzey pilot ve muhteşem teknik kadrosuyla Mercedes yine çok hazır durumda. W13’ü birkaç haftaya izleme şansımız olacak, söylenenlere göre Ferrari ve Mercedes diğer takımlardan biraz önde gibi.
Neredeyse bir asırdır, motorsporlarının her yerinde olan Mercedes bu spor için çok şey ifade ediyor, hele ki son yıllardaki hegemonyanın ardından artık Mercedes’siz bir F1 düşünülemez.
Kendi Mağazamız olan Box2BoxShop’tan Mercedes stickerına ve anahtarlığına ulaşabilirsiniz.
https://www.shopier.com/ShowProductNew/storefront.php?
shop=Box2Box&sid=WThNY3VKN3RDNUUyY2dzSjBfLTFfdW5kZWZpbmVkXyA=