BASKET HABERLERİNBA

NBA 2021/22 SEZONU ÖNCESİ TAKIM İNCELEMELERİ #4 ATLANTA HAWKS

Sadece 2 sene önce Doğu Konferansı’nın dibine demir atmış olan Hawks uzun yıllardır en heyecanlı sezon açılışını yapmak üzere. Ne Josh Smith – Joe Johnson’lı 2010’ların takımı, ne de 60 galibiyetli Al Horford-Paul Millsap’lı 2015’lerin takımı Hawks taraftarını bu seviyede heyecanlandırmamıştı. Bu kadar heyecanın sebebi takımın son sezon 4 yıllık playoff hasretine son vermekle kalmayıp tarihinin (Atlanta’ya taşındıklarından beri) en yüksek başarısını elde etmesi ve bu sene bu başarının daha da üstüne koyma ihtimali.


Öncelikle Hawks’in kısa sürede nasıl bu seviyeye çıktığına bir göz atalım. Hawks’ın 60 galibiyetli efsane 2015 takımı 2017 yılı itibariyle son demlerini yaşamaktaydı. O yılın Mayıs ayı Golden State Warriors’un asistan GM’i Travis Schlenk takımın GM’i yapıldı. Schlenk iş başı yapar yapmaz takımı sıfırlayıp baştan kurgulamaya başladı. 2015 takımından Al Horford Boston’la, Paul Millsap de Denver’la anlaşmıştı. Schlenk’in ilk ciddi hamlesi eski günlerini mumla aratan Dwight Howard’ı takasla Charlotte’a göndermek oldu. Schlenk’in ikinci hamlesi de 2017 draftında 19’uncu sıradan John Collins’i seçmek olmuştu.


2017-2018 sezonu Hawks için epey sıkıntılı geçecekti. Takımın direksiyonu Dennis Schröder’e emanet edilmişti. Schröeder’in yanında yüklü kontratıyla eski günlerini aratan Kent Bazemore ve gelecek vadeden Taurean Prince ve John Collins gibi tek tük elle tutulur parçalar vardı. Bu sezon takım sadece 24 galibiyet alarak uzun yıllardan sonra ilk defa playoffu kaçıracaktı. Takım yüklü kontratlı ama performansı düşük pek çok oyuncu ve bir iki genç yeteneğiyle bir enkaz görünümündeydi. Aslında Schlenk’in istediği de tam olarak böyle bir şeydi: tanking yaparak draft’tan genç oyunculara yönelmek. Golden State görevindeyken kullandığı taktik tam olarak buydu.

Schlenk kazmayı temele vurup takımı yetenekli bir oyun kurucuya emanet etmek istiyordu. 2018 draft’i da bu açıdan pek çok yetenekli oyun barındırıyordu ama Schlenk eski oyuncusu Curry gibi üçlük tehditi olan, pas yeteneği üst düzey bir tanesini gözüne kestirmişti. Böylelikle 2018 draftında Schlenk kendi döneminin tüm kaderini belirleyecek imza hareketini yaptı ve Luka Donçiç’e dönüşecek 3’üncü sıra draft hakkını Mavericks’e takaslayıp 5. sıradan Trae Young’i seçti ve bir sonraki sene için bir de ilk tur draft hakkı aldı. Üstüne yine Timberwolves’un playoff yapması sebebiyle Hawks’a geçen 19’uncu sıra pickiyle Kevin Heurter seçilmişti. Takımın temeli atılmıştı. Şimdi biraz daha kaybedip temelin yanına kaliteli parçalar eklemek sırasıydı. Bu esnada NBA’in en popüler koçlarından biri haline gelen koç Mike Buldenhozer pek çok teklifler alıyordu ve Hawks’in bu yeniden yapılanma planının parçası olmak istemiyordu. Kendisi ayrıldı ve takımın başına Philadelphia’nın oyuncu gelişiminden sorumlu asistan koçu Lloyd Pierce getirildi.

2018-2019 ve 2019-2020 sezonları Hawks için benzer şekilde oldukça kötü derecelerle bitti. Takımda elle tutulur tek ciddi parçalar Trae Young ve John Collins’ken takımın kalanı büyük kontratlarıyla salary cap’te yer kaplayan eski günlerden çok uzaklarda olan Kent Bazemore, Miles Plumlee, Chandler Parsons, Evan Turner, Alex Len, Vince Carter gibi isimlerle doluydu. Bu süreçte kaybetmenin ödülü tabiki takımı genç yeteneklerle beslemek oldu. 2019 draftında De’Andre Hunter ve Dallas’tan gelen pickle Cam Reddish, 2020 draftında da Onyeka Okungwu seçildi. Fakat 2 yıl üst üste kaybetmek aynı zamanda takımda huzursuzluklara sebep olmuştu. Trae Young mutsuzdu. Devamlı Donçiç’le kıyaslandığı için kendini kanıtlama ihtiyacı hissediyordu ve artık kazanmak istiyordu.

2020-2021 sezonunun başında Schlenk Young’in isteklerine kulak verecekti. Artık enkaz takımın büyük kontratları salary cap’ı terk etmişti ve takıma kaliteli veteranlar eklenebilirdi. Bu süreçte Clint Capela takıma takasla eklenirken Bogdan Bogdanoviç’e 4 yıl ve Danılo Gallinarı’ye 3 yıllık kontratlar imzalattırıldı. Takımın çaylak kontratlı gençleri Trae Young, John Collins, Kevin Heurter, Reddish ve Hunter birer sene daha tecrübelenmişti. Schlenk artık topu Young’a attı ve playoff hedefiyle yeni sezona başlandı.

2020-2021 sezonu 1 Mart öncesi ve sonrası şeklinde gece-gündüz gibi birbirinden ayrılan bir Hawks performansına sahne oldu. 1 Mart 2021’e gelindiğinde takım 14-20’lik derecesiyle playoff penceresinin dışındayken koç Lloyd Pierce kovuldu ve yardımcı koç Nate McMillan başa geçti. Bugünden itibaren Capela çember koruyuculuğla takım savunmasını ciddi anlamda yükseltirken, sakatlıktan dönen Bogdanoviç şut ritmini yakalayıp Trae’nin yanındaki ikinci top yönlendirici görevini yerine getirmeye başladı. Collins de forma girmişti ve Capela’yla beraber Trae için müthiş pick-n-roll partnerine dönüşmüştü. Takımın savunmasını yükseltmesi beklenen kanatlar Hunter ve Reddish’in ikisi de bu dönemde sakat olmasına rağmen takım müthiş bir uyum yakalamıştı. Hawks böylelikle 14-20’lik dereceden müthiş bir yükselişle 41-31’lik dereceyle playoff’a adımını attı.

Bu süre zarfında Hawks’in performansı ligin en iyi 3 derecesi içindeydi. Hawks’ın playoff macerası pek çok otorite tarafından sürprizle olarak karşılanırken biz taraftarları için durum hiç öyle değildi. Takımda roller yerine oturmuştu ve takım müthiş bir ivmeyle geliyordu. Üstüne bir de yıllardır bugünleri beklemişçesine motive olan playoff-Trae Young faktörü eklenince New York Knicks serisi 4-1, Philedelphia 76ers serisi 4-3 geçildi. Finalde ise Bucks serisinde 4-2 kaybedip NBA finalinin kapısından dönülecekti. Takım Hunter ve Reddish gibi eksiklere rağmen tam kadro rakiplerini genç kadrosuyla elemiş, Trae Young rüştünü ispat etmişti.


2021-2022 sezonu başı Hawks için yine epey hareketli geçti. Öncelikle gelecek vadeden iki ciddi draft seçimi yapıldı. 20. sıradan Jalen Johnson ve ikinci tur 50. sıradan Sheriff Cooper seçildi. İki oyuncu da yaz liginde iyi performanslar sergilerken, Cooper özellikle sezon öncesi maçlarında Trae Young’a iyi bir yedek olabileceğini gösterdi. Öte yandan Trae Young’la 5 yıl 170 milyon $’lik maksimum kontrat imzalanırken, John Collins’le uzun pazarlıklar sonucu 5 yıl 125 milyon $’lik bir kontrat imzalandı. Buna ek olarak Clint Capela’nın 2023’te bitecek olan kontratı yıllık 23 milyon $’a 2 yıl daha uzatıldı ve emekliliği düşünen Louis Williams’la sözleşme uzatıldı. GM Schlenk adeta başarılı geçen son sezonun ardından oyuncularına ödüllerini dağıtıyordu. Son ciddi hamle olarak Sacramento Kings’ten takasla Delon Wright getirildi. Schlenk bir önceki sezonda Young’in yedeği olarak kullandığı Rajon Rondo ve Brandon Goodwin’den memnun kalmamış olacaktı ki Young’in yanına sağlam bir oyun kurucu yedeği düşünüyordu.

2021-2022 sezonu Hawks takım kadrosu NBA üzerindeki en ciddi alternatiflere sahip kadrolardan biri. Bunun sebebi takımın bel kemiğini oluşturan oyuncularının çoğunun hala çaylak kontratında olması ve GM’in salary cap sıkıntısı yaşamadan yüksek kontratlı yan parçalar ekleyebilmesi. Fakat bu durum tabiki 1-2 sene sonrasında tersine dönmeye başlayacak. Şu anki çaylaklardan bazıları Collins ve Young gibi yüksek kontratlarla takımda tutulmaya çalışılacakken, bazılarına takaslarla elveda demek zorunda kalınacak. Schlenk bu kararı Hunter, Reddish, Heurter ve Okungwu gibi oyuncular için vermek zorunda olması işinin önümüzdeki yıllarda ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Alternatifli kadro demişken takım kadrosuna kısaca bakalım. Oyun kurucu mevkiinde Trae Young ilk 5’te olması kesinken, kendisini Delon Wright yedekleyecek gibi duruyor. Trae geçen sene genelde iyi bir performans gösterirken bazı maçlardaki dağınık performansı göze batıyordu. Bu sene Trae’den oyun istikrarını bir miktar daha artırmasını 3’lük yüzdesini biraz daha yükseltmesini ve asist rakamlarını korumasını bekliyoruz. Delon Wright son sezonundaki 63 maçta 10.2 sayı, 4.4 asistlik performansıyla Trae’ye güvenilir bir alternatif olarak duruyor. Üçüncü opsiyon ise Sheriff Cooper.  Cooper NBA draftında şaşırtıcı şekilde son sıralara düşerken hem yaz liginde hem de sezon öncesi maçlarında müthiş bir performans sergileyip kendisini seçmeyenleri pişman edecek gibi duruyor. Neredeyse Trae seviyesinde hızlı, saha görüşü çok iyi ve saha içinde istediği yere çok rahat gidebiliyor. Kendisi Hawks taraftarını bu sezon en çok heyecanlandıran oyuncuların başında geliyor. Bu mevki için diğer alternatiflerden birisi Atlanta’nın çocuğu Lemon Pepper lakaplı Louis Williams. Geçen sene sonu Rajon Rondo takasıyla takıma katılan Louis emekliliği düşünürken takımdaki havanın da etkisiyle elini taşın altına koyarak takımın playoff koşusunda ciddi katkılar verdi. Bu sene de geçen seneki gibi takımın hücumda sıkıştığı anlarda maça alınıp mikrodalga skoreri görevini üstlenecektir.

Kanat bölgesinde Hawks çok geniş, kaliteli ve de soru işaretli bir rotasyona sahip: Bogdan Bogdanoviç ve De’Andre Hunter ilk 5’in en yakın iki adayıyken. Cam Reddish ve Kevin Heurter onları çok iyi yedekleyebilecek rotasyon parçası konumundalar.  Bogdanoviç takımın ikinci oyun kurucusu ve son sezonun ikinci yarısındaki yükselişinin mimarlarından biri olduğu için yeri oldukça sağlam. De’Andre Hunter ise 2020 sezonuna müthiş bir giriş yapıp hem hücum hem savunmadaki performansıyla ideal kanat oyuncusu profili çizmekteydi ki sakatlıklar peşini bırakmadı. Bazı maçlarda geri dönmesine rağmen ağrılar sebebiyle sonraki maçlar devam edemedi. Bu sezon başı da kendisi için maalesef benzer bir şekilde başlıyor. Kendisinin sakatlık öncesi performansına ulaşması açıkçası Hawks takımının belki de tek eksik noktası olan kanat savunması ve ekstra skor katkısını kapatmış olacak ve Hawks’ı Doğu Konferans’ı tepesi için ciddi adaylardan biri haline getirecek.

Kevin Heurter müthiş bir playoff geçirerek sağlam bir rotasyon oyuncusu kimliğini gösterdi. Savunmada kendinden beklenmeyecek işler yaparken, Philadelphia serisinin 7. maçını adeta tek başına aldı. Kulüpten aldığımız duyumlara göre kendisiyle kontrat uzatma görüşmeleri yapılıyormuş. Anlaşılan kendisi takımda tutulması düşünülen parçalardan biri olacak. Son olarak kanat rotasyonunun en enigma oyuncusu Cam Reddish’e gelelim. Reddish özellikle patlayıcılığı ve savunmada çok yetenekli olmasına rağmen zaman zaman acemice hatalar yapıp oyundan kopabilen ve takıma oyununa çok uyum sağlayamayan iki ucu keskin bıçak tarzında bir oyuncu. O da sezonun ciddi bir kısmını sakat geçirirken playoffun sonlarına yetişti ve iyi bir performans gösterdi. Sezon öncesi maçlarında da gayet iyi gözüktü. Bu sene de onun karar yılı olacak ve eminim Hawks taraftarının en dikkatli izlediği oyunculardan biri olacak. Tahminlerime göre Schlenk bu sene sonunda Hunter ve Reddish arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak. Bu bölgede diğer alternatifler soyunma odasının sevilen karakteri Solomon Hill, Timote Luwawu-Cabarrot ve de çaylak Jalen Johnson. Jalen Johnson yaz ligindeki iyi performansıyla yaz ligi ilk 5 takımına seçildi ve çok farklı bir yetenek setiyle takıma katılıyor. Şanssızlığı ise kazanmaya oynayan takımda fazla forma şansı bulamayacak olması.


Pota altı rotasyonu da diğer bölgeler kadar zengin fakat sezona sakatlık sorunlarıyla başlıyor. Clint Capela modern pivot profilinden uzak olsa da Hawks takımının çok ihtiyacı olan çember savunma sertliğini takıma getirdi. Capela aynı zamanda geçen sezonun rebound lideri olurken Trae’nin smaçla biten asistlerinin çoğunun bitiricisi oldu. Fakat sezona bir sakatlıkla başlayacak ve sezonun ilk maçına yetişmesi şüpheli. 2017 draftıyla takıma katılan John Collins ise takımın en eski elemanı şu anda. Kendisi savunmasını epey geliştirdi ve son sezonu %40 üçlük atarak tamamladı. Sezon içinde Trae’yle aralarında sorunlar olduğu dedikoduları çıksa da saha içinde hiç öyle gözükmemeleri iyiye işaret. Kendisi hem içeride pick-n-roll bitiricisi konumunda hem de dışardan yüksek yüzdeli şutlarıyla Trae’nin ideal partneri konumunda. İmzaladığı yıllık 25 milyon $’a varan kontratının karşılığını verip gelişimine devam etmesini temenni ediyoruz.

Bu bölgedeki ilginç oyunculardan biri de geçen senenin çaylağı Onyeka Okungwu. Onyeka sakatlıklarla uğraşmasına rağmen playoff zamanı özellikle savunmadaki performansıyla Capela’ya çok iyi bir alternatif olduğunu göstermişti. Hatta Hawks taraftarının beklentisi seneye Capela kontratının bitiminde takaslanması ve yerini Okungwu’ya bırakması yönündeydi. Bu yüzden Capela’yla iki yıl daha sözleşme imzalanması epey şaşırtıcı oldu. Fakat Okungwu da seneye sakatlıklarla başlıyor ve takıma dönüşünün Aralık civarı olması bekleniyor. Bu kadar sakatlık üstüne pota altına alternatif olması açısından Gorgui Dieng, Jahlil Okafor, Johnny Hamilton gibi isimler de katıldı. Fakat Dieng haricinde hiçbirinin ciddi süreler alacağını sanmıyorum. Tabiki unutmadan 4 numarada Collins’in yedeği Danılo Gallinarı hala takımda ve ikinci beşin hücum lideri konumunda. Gallinari Hawks’in playoff koşusunda ciddi katkılar yaptı ve hücum konusunda takım ne zaman sıkışsa devreye girdi. Hakkettiğinin üstünde bir kontratı olsa bile bu seviyede her takımın kadrosunda görmek isteyeceği İtalyan takıma ciddi güven veriyor.


Sonuçta Atlanta Hawks çok geniş ve alternatifli bir kadro ve geçen seneden kazanılmış bir playoff tecrübesiyle bu sezona başlayacak. Geçen sene beklentisizliğin getirdiği mental rahatlık özellikle playofflarda takımın çok işine yaramıştı. Bu senenin farkıysa takımın artık üstünde bir beklenti baskısı olması. Bu sene bahis şirketleri Hawks’ı 45 galibiyet civarında görüyor ve playoffa ilk 5 sıradan girmesi bekleniyor. Miami Heat, New York Knicks, Boston Celtics gibi önemli katkılar yapan rakipleri karşısında işleri epey zor ama bizim de beklentimiz normal sezonu ilk 4 sırada bitirip playoff’ta en azından Doğu yarı finalini görmesi. Takımın en üst seviyeye çıkıp şampiyonluğa oynayabilmesi içinse bu kritik noktaların Hawks lehine gelişmesi gerekiyor.

* De-Andre Hunter sağlık sorunlarını atlatıp geçen sene başındaki formuna dönebilecek mi?
* Trae üçlük yüzdesini yükseltip hücumdaki eksiklerini toparlayabilecek mi?
* Reddish playoff sonu performansını devam ettirip güvenilir bir yan parça olabilecek mi?
* Collins, Heurter gibi oyuncular geçen sene savunmada gösterdikleri sertliği standart performansları haline getirebilecekler mi?

Bakalım bu sene Hawks takımı geçen sene kaldığı yerden devam edebilecek mi? 

Sayın Baykal Hafızoğlu’na bu güzel yazı için çok teşekkür ediyoruz. https://twitter.com/baykall

Muhammet Işık

13 Mayıs 2003 İzmir doğumluyum. Yaklaşık 1 sene farklı medya kuruluşlarında çalıştıktan sonra 2021'in Temmuz ayı itibariyle Box to Box Medya oluşumunu kurduk. Ege Üniversitesi Gazetecilik öğrencisiyim. Sosyal Medya hesaplarımız ve Boxtoboxmedya.com sitesinin sorumlusuyum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu